top of page

Son Zamanların Ekmeği: Geçicilik, Açlık ve Hayatın Doğası Üzerine Düşünceler

Yazarın fotoğrafı: Avni Onur SevinçAvni Onur Sevinç

Son zamanların ekmeği. Bir süredir fark ediyordum market alışverişlerinde bir takım hareketlilikler vardı. Bir o markete bir bu markete... Onda olan bunda yok, bunda olan onda yok... Fiyatlar da birbirinden farklı. Sonra bir araya geldik alışverişleri yapanlarla. Konu zaten aynı da yine de yazalım: 'geçicilik içindeki hayat' ve 'onun açlıkları.'


Bu açmazlı soruya ya da gözleme ne yapılır bilmiyorum. Geçicilik panik yaptırmıyor, seçimlerin doğasını derinleştiriyor genellikle. Şu anda bunu konuşmuyoruz ama, konumuz karşılaştıklarımın zayıf, hafif ve kalorisiz olması. Varlıksal derinlik yok, aura yok, birikmiş bir şey yok; kemikler kırılgan, kaslar zayıf; istekler kanı akıtmıyor. Ekonomi yasasını biliriz, şeylerin kullanımına yönelik altta yatan değeri bize verir ve yaptığımız hamlelerde gerçekliğin dokusunda kendini gösterir. Aramıyorum desem de, ihtiyacın objektif boşluğu da kendini belli ediyor.


Farklı farklı yaşamların olduğu artık çok belli, onların yolun sonuna gidip sonra oradan diğer yaşamın devam etmesi de öyle. Yine de, büyük yürüyüşçünün aslında hedefleri içinde kaybettiği şeyler var sanırım. Örneğin, sevginin doğası ve daha sınırlandırılmış sevgi. Şimdi daha çok; özen, saygı, öncelik ve dünya toprağına dönmüş durumda. Bilemiyorum, içimde ilk defa neredeyse korkuya yakın bir şey var: bir çeşit muhafaza ve sürdürme isteği. Bu nereden geldi acaba? Yaş deyip geçemeyeceğimiz bir şey sanırım. Güzel bir okült deyiş buraya oturabilir, İngilizce yazmak istiyorum çünkü Türkçesi tam veremeyebilir: 'the natural order of things.' Yazıları takip ediyorsanız bu 'order' kısmına kazan kaldıracağımı fark etmiş olabilirsiniz ancak bu biraz ve kalkmıyor. Bununla uyumlu olup, onun alanında ilerlemek kazanla bir olmak demek.


Nasıl olacak bu? Ne yetecek bana? Karnım nasıl doyacak? Bu arada, diğer yaşamların karnı çok tok. Daha fazla elektriksel izlenim almakta itina ediyorum. Konumuz manyetik ve fiziksel hayat. Gerçi yaklaşan iyiliğin habercisi var. Eğer şu ana kadar açlığın yolunu açan şeyin ne olduğunu fark ettiysem, sana doyma ihtimali ilk kez masada. Melike Ablamın acıktığında, sana hemen vermediğimizde kafanı duvara vuruyordun demesi gibi bir şey bu. Şu anda vuracak duvar olmasa da, hareketin doğasında yerini alıyor.


Bazı şeylerin izlerinin bu kadar küçükten beri yanımda olması da sanırım bu temelin önemine dikkat çekiyor. Bir de bunun bir temel olduğunu, hayatımdaki belki de merkezin etrafındaki ilk halkada yer alması gerektiğini son zamanlarda anlamak ve tercihleri (açlıkları) buna göre vermek?


Evet dostlar, karşılaşmalar zayıf olsa da; ne istediğini bilince ya da en büyük açlığın, tamamlanacak olanın doğasını bilince işler biraz daha netleşiyor. Belki de, Yaz kendisi tam da buraya gelecek ve her şeyi doyuracak. Kim bilir.

 
 
 

コメント


"Kapının önünde duruyor ve kapıyı çalıyorum. Eğer birisi sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim; onunla yemek yiyeceğim, o da benimle."

 

© 2025 Ahenkli Doğa tarafından canlandırılmıştır.

  • Avni Onur Sevinç YouTube
  • Avni Onur Sevinç Facebook
  • Instagram
bottom of page